Doğru Beslenme Migren Ataklarını Azaltıyor!

Doğru Beslenme Migren Ataklarını Azaltıyor!02.09.2022

Migren, hastanın hayat kalitesini bozan, sosyal hayatını etkileyen baş ağrısı çeşitlerinden biridir. Ülkemizde görülme sıklığı %16 civarındadır. Kadınlarda erkeklere göre 3 kat fazla görülür ve 20-50 yaş arasında daha sık karşılaşılmaktadır.

Migren atağını tetikleyici faktörler kişiden kişiye değişmekle birlikte stres, uykusuzluk, ağır kokular, çevresel faktörler, kronik hastalıklar, beslenme ile ilgili faktörler ağrının başlamasında rol oynayabilir. Bazen birkaç faktör birlikte ağrıyı başlatabilir.

Migrende atak tedavisi ve önleyici ilaç tedavilerinin yanında yaşam tarzı değişiklikleri ve tetikleyicilerden kaçınma ağrı sıklığını azaltmada belirgin yarar sağlayabilir.

Son zamanlarda migren tetikleyicisi olarak özellikle açlık ve bazı besin maddeleri ile ilgili çalışmalar gündeme gelmektedir. Genetik faktörler, kültür, yemek alışkanlıkları, tetikleyici besinin miktarı, alınış zamanı, tüm bunların diğer faktörlerle birlikte olup olmadığı önemlidir. Özellikle sık ataklı hastaların beslenme günlüğü tutmaları ve atak geçirilen zamanlardaki besin tüketimlerine dikkat etmeleri önerilmektedir.

Erişkin ve çocuk hastalarda migren tetikleyici besinler ile ilgili oran %7- %44 arasında değişkenlik göstermektedir. Pek çok hastada birden fazla tetikleyici besin bildirilmektedir.

Migrende en sık bildirilen tetikleyici durum açlıktır. Besinlerin içerdikleri bazı maddeler beyin damarlarını genişletme veya daraltma etkisiyle ağrıyı başlatabilmektedir. Alkol, çikolata peynir, turunçgiller, aşırı kahve, suni tatlandırıcılar, MSG(monosodyum glutamat) ve nitrat içeren besinler sıklıkla ağrıyı tetiklemektedir. Ayrıca şarküteri ürünleri (sucuk sosis), konserveler, deniz ürünleri, sakatatlar, süt ürünleri gibi ürünler de atakları tetikleyebilir.

Özellikle gençlerde düzensiz beslenme, uzun süreli açlık, alkol alımı, aşırı çay ve kahve tüketimi, sigara, katkılı ve boyalı hazır gıdalarla beslenme alışkanlığının yaygınlaşması gibi faktörlerin, migren tedavisinde göz önüne alınması gereklidir. Son zamanlarda kullanımı artan enerji içecekleri de yüksek oranda kafein içerdiğinden ağrı sıklığında önemli olabilir.

Migren ve şişmanlık arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda kronik migrenle birlikte şişmanlık, yüksek tansiyon, bozulmuş insülin duyarlılığı ve diyabetin sık görüldüğü bildirilmektedir. Şişmanlık diğer baş ağrısı çeşitlerinde de sık olarak belirgin bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Metabolik sendromda migren riski artmaktadır. Aşırı kilolu hastalarda zayıflama sonrasında migren ataklarında seyrelme görülmektedir

Migren ağrıları sıklıkla bulantı kusma, hazımsızlık ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Son zamanlarda ortaya atılan barsak beyin ilişkisinde bağırsak florasının ve ilgili hormonların migren ataklarında etkili olabileceği öne sürülmektedir. Gıda alerjilerinin migrenle ilişkili olduğu zaman zaman öne sürülmekle birlikte yeterli çalışma henüz yoktur. Ketojenik diyetin etkili olduğu öne sürülmüştür. Uzmanlara danışılmadan uygulanan eliminasyon diyetleri (Gluten, tiramin vs) beslenme yetersizliğine yol açabilir. Magnezyum, riboflavin, folik asit, coenzym Q10 içeren besin destekleri atak sıklığını azaltmakta etkili olabilir.

Sonuç olarak sık atak geçiren migren hastalarına beslenme önerilerimiz:

  • Aç kalmayın ve öğün atlamayın.
  • Aşırı sigara, çay, kahve, alkol ve gazlı içecek tüketmeyin.
  • Boya, katkı maddeleri, tatlandırıcı içeren besinler tüketmeyin.
  • Özellikle ağrıyı başlattığını düşündüğünüz besin maddesi varsa tüketmeyin.
  • Fazla kilonuz varsa vermeye çalışın.
  • Reçetesiz satılan besin desteği veya bitkisel ilaçları uzmana danışmadan kesinlikle kullanmayın.