Prostat Kanserine “Nokta Atışı” Tedavi
Son yıllarda ülkemizde ve dünyada erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserinin erken tespiti ve tedavisi hayati önem taşımaktadır. 15 Eylül bu önemli bir sağlık sorununa dikkat çekmek, prostat sağlığına yönelik bilinçlenme sağlamak ve erken teşhisin önemini vurgulamak amacıyla Prostat Kanseri Farkındalık Günü olarak belirlenmiştir.
Erkeklerde cilt kanserlerinden sonra en sık görülen kanser türünün prostat kanseridir. 60 yaş üzeri erkeklerin yüzde 50’sinde mikroskobik düzeyde prostat kanseri tespit edilmektedir. Kanser erken teşhis edilerek önlenebilir, bu anlamda prostat kanserinde de erken teşhis hastalığın seyrinde hayat kurtarıcıdır.
Prostat kanseri erken evrede belirti vermeden ilerler. Bu nedenle 50’li yaşlardan itibaren yılda bir kez rutin kanda PSA kontrolleri ve gerekli muayeneleri yaptırmak, eğer ailede prostat kanseri öyküsü varsa da 40-45 yaşlarından sonra bu üroloji muayenelerini aksatmamak çok önemlidir.
Kanserin Ameliyatsız Tedavisi Mümkün
Prostat dokusundaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkan kötü huylu tümörler prostat kanseri olarak tanımlanır. Yılda en az bir kere PSA kontrolü yapılması, bu değerlerde bir anormallik saptandığında vakit kaybetmeden bir Üroloji uzmanına başvurulması hayati önem arz eder. Hastalığa prostat bezine yapılan biyopsi sonucunda tanı konur.
Prostat kanseri cerrahi işlemler, takip, radyoterapi gibi uygulamalarla tedavi edilebilmektedir. Son yıllarda HIFU yani yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason tedavisiyle prostat kanseri ameliyatsız şekilde tedavi edilmektedir. HIFU, özel bir cihaz aracılığıyla yoğunlaştırılmış ultrason dalgalarının prostatının içerisindeki kanserli dokulara odaklanması ve bu alanların ısıyla yok edilmesi işlemidir. Hastanın ağrı hissetmemesi için işlem anestezi altında, ameliyathanede gerçekleştirilir.
Tedavi Sonuçları Yüz Güldürüyor
Ultrasonik enerji tek bir noktada toplanarak yoğunlaştırılıp yalnızca kanserli bölgeye milimetrik hassasiyetle nokta atışı şeklinde uygulandığından, prostatın hastalıklı bölgesi tedavi edilerek çevre dokulara zarar verilmemesi sağlanmaktadır.
Bir kesi yapılmadığından iyileşme süresi kısadır. Hastaları genellikle işlemin ertesi günü evlerine taburcu edilir. Kesi olmadığından komplikasyon riski de oldukça düşüktür. Diğer tedavi seçeneklerinde gözlemlenen idrar kaçırma ve cinsel işlev bozukluklarının HIFU sonrası görülmemesi önemli bir avantajdır. HIFU’nun son dönemde yayınlanan uygun hastalardaki uzun dönem sonuçları prostat kanserindeki diğer tedavilerle benzer sonuçlar göstermektedir.
HIFU tedavisi için en ideal hastalar; biyopsi ve görüntüleme yöntemleri sonucunda düşük riskli prostat kanseri olan hastalardır. Klinik veya anatomik nedenlerden cerrahi yapılamayan, ameliyat olmak istemeyen, radyoterapi için uygun olmayan orta ve yüksek riskli grup prostat kanserli hastalara da güvenle uygulanabilir. Radyoterapi almış organ sınırlı prostat kanserli hastaların takiplerinde, prostat içinde yeniden kanserin nüksettiği hastalarda da HIFU tedavisi uygulanabilir.
Düzenli Kontrollerin Önemi Büyük
Prostat kanseri riskini azaltmak için kesin ve mucizevi bir önlem bulunmamaktadır. Önem gösterilmesi gereken konular düzenli ve sağlıklı beslenmek, fiziksel aktiviteyi artırmak, obeziteden kaçınmak, D vitamini seviyesini normal aralıklarda tutmak, ideal kiloya ulaşmak ve onu korumaktır. Kontrollerde D vitamini eksikliği saptanırsa doktorun önereceği vitamin takviyesi ilaçlarının kullanılması gerekir. Ancak tüm bunların ötesinde 50’li yaşlardan itibaren rutin kontrolleri aksatmamak çok önemlidir. Hastalığın ileri evrelere kadar hiç belirti vermeden ilerleyebildiği unutulmamalıdır. Bu noktada hastalığa tanı konulup tedaviye başlanabilmesi için mutlaka gerekli testler ve kontrollerin yapılması gerekir.