Meme Kanseri Sonrası Gelişen Lenfödem Hastalığı Hakkında Neler Biliyoruz?
Meme kanseri tanısı alan hastalar gelişebilecek psikolojik ve fiziksel problemlere hazırlıklı olduğu kadar lenfödem hastalığı hakkında da bilgiye sahip olmalıdır. Meme kanseri sonrası gelişen lenfödem oranı %25-%30 olurken cerrahi ve radyoterapi eklenirse %68 gibi ciddi rakamlara çıkmaktadır. Derinin hemen altında bulunan lenf sıvısının kolda emildiği yer koltuk altındaki lenf nodlarıdır. Bunların cerrahi ile alınması radyoterapi ile zarar görmesi sonucu kol ve gövde de şişlik, ağırlık hissi ve ileri aşamalarda kızarıklık, kuruluk olmadan preop dönemde bilgilendirmek önem taşır.
- Cilt bakımı: Cilt temizliğinde özellikle ph 5.5 olan sabunlar ve aynı şekilde nemlendiriciler kullanmak gerekir.
- Enfeksiyon: Böcek ısırması, kedi tırmalaması, manikür gibi kanama olduğu durumlar var olan lenfödemi açığa çıkarabilir. Kanayan yerin bol su ile temizlenmesi ardından steril bez ile kapatılması önemli.
- Beslenme: Yeterli sıvı alınmalı, alkol, kafein ve tuz azaltılmalı, proteinden zengin sağlıklı yeme alışkanlığı kazanılmalıdır. Obezite ve lenfödem miktarı ile doğrudan bir ilişki olduğu için fazla kilo sorunu olan kişilerde kilo verdiren, düşük kalorili, düşük yağ, düşük rafine karbonhidrat içeren diyet uygulanmalıdır. Lenfödem sadece diyet programı ile tedavi edilemez. Obeziteden kaynaklı lenfödemde, yağ yakımını hızlandırmak için diyet programları bize yardım eder.
- Uçak yolculuğunda kompresyon giysileri giymek
- Mümkünse meme kanseri olan taraftaki koldan iğne, kan alma, tansiyon ölçümleri yapılmamalı, mecbur kalınırsa da dikkatli olunmalıdır.
Cerrahi sonrası mutlaka her iki kolun ölçümü yapılmalı eğer bir fark var ise fizik tedavi doktoruna başvurulmalı ve bu konuda eğitim almış bir fizyoterapist ile tedaviye en kısa sürede başlanmalıdır.
Uluslararası düzeyde etkinliği kabul edilmiş olan standart tedavi; ‘Kompleks Dekonjestif Tedavi’ (KDT) olarak adlandırılan 2 aşamalı bir yöntemdir. Tedavinin birinci aşamasını manuel; yani el ile uygulanan ‘lenfatik drenaj masajı’ (MLD), çok katlı dekonjestif bandajlama, egzersizler, cilt bakımı ve bazı kısıtlı durumlarda bir cihaz yardımı ile yapılan pnömatik kompresyon tedavisi oluşturur. İlk aşamada elde edilen gelişmelerin sürdürülmesini amaçlayan ikinci aşama ise basınç giysisi kullanımı, egzersizler ve cilt bakımını kapsar.