En Sık Görülen 5 Kanserden Biri: Kolon Kanseri
Kolon Kanseri
Kolon kanseri, ülkemizde en sık görülen ilk beş kanser türü arasındadır. Erkeklerde ikinci, kadınlarda üçüncü sırada yer almaktadır. Her yirmi kişiden birinde, yaşamı boyunca bir dönemde kolon kanseri görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde kolon ve rektum kanseri, gelişmekte olan ülkelerden yaklaşık dört ile on kat daha fazla görülür. Bu durum kolon kanserinin yaşam tarzı, çevresel etkenler ve kalıtsal faktörlere bağlı olduğunu göstermektedir.
Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser olma riski daha fazladır. Genetik olarak geçen kalın bağırsakta bulunan adenomatöz polipler ve herediter polip dışı kolorektal kanseri, kolon kanseri riskini arttırır. Kişinin ailesinde ve birinci derece akrabalarında kanser öyküsünün bulunması ise hastalığın ortaya çıkışını ciddi oranda etkilemektedir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin, kaç yaşında kolon kanseri olduğu tespit edilmiş ise bundan 10 yıl önce kolonoskopi yaptırmaya başlaması gerekmektedir. Ailesinde kolon kanseri hikayesi olmayan veya herhangi bir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kişiler ise 50 yaşından itibaren en az bir kere kolonoskopi yaptırmalıdır.
Kolon kanserinin oluşumunda beslenme, sigara ve alkolün yanı sıra polipler de etkilidir. Kolonoskopiler sırasında, kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalık önlenebilir. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri öyküsü varsa kolon kanseri riski artar; bu durumda 50 yaşını beklemeden tarama yapılmalıdır. Polipler, kansere dönüştüğünde belirti vermeye başlar. Kanserlerin çoğu polip kaynaklı gelişir, ancak poliplerin çoğu kanserleşme göstermez.
Kolon Kanserinde Tedavi Yöntemleri
Kolon kanserinde kolonoskopide alınan poliplerin üzerinde kanser, erken evrede yakalandığında ameliyat gerekmeyebilir. Sadece yakın takibe alınır. İleri evre kolon kanserinde standart tedavi seçeneği cerrahidir; yani tümörlü bölgenin sağlam cerrahi sınırlarla çıkarılmasıdır. Kolon kanserinde ameliyattan sonra hastalığın evresine göre ek, koruyucu kemoterapi uygulanır. Örneğin, tümörün bağırsağa komşu lenf düğümlerine sıçradığı “evre III” vakalarda, kemoterapi (hastalığın yayılmasını önleyen) artık tüm dünyada standartlaşmış bir uygulamadır.
Kolon kanserlerinde, anüse çok yakın tümörlerde anüsü iptal etmek ve karından dışkılamaya geçmek (kolostomi torbaları ile) bazen kaçınılmaz olabilmektedir. Ancak son yıllarda ameliyat öncesi radyoterapi ile birlikte kemoterapi uygulanması, anüsün korunmasını önemli ölçüde sağlayabilmektedir. Diğer organlara yayılmış (metastatik) hastalarda, hastanın genel durumuna, yaşına, hastalığın yaygınlık derecesine bağlı olarak her üç tedavi yöntemi (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi) de uygulanmaktadır. Amaç hastaların yaşam süresini ve kalitesini artırmaktır. Son birkaç yılda bulunan hedefe yönelik yeni biyolojik ilaç tedavileri sayesinde, tedavide başarı oranları günden güne artmaktadır.